books

----------
Kara Kedi
Dünya Edebiyatı Dizisi


Yazar: Edgar Allan Poe

Yayınevi: Kolektif Kitap
















"Yazmak üzere olduğum bu çılgın, ama bir o kadar da basit hikayeye inanmanızı beklemiyorum. Kendi aklım bile, olanları apaçık gördüğü halde, onları inkar ederken, sizden bunu beklemem delilik olur. Ama deli olmadığımı biliyorum, hayal görmediğimden de eminim. Yarın öleceğim için bugün içimi dökmem gerek."

Edgar Allan Poe'nun gizemli ve karanlık dünyasına hoş geldiniz! Dehşeti, korkuyu, fantezi ile gerçeklik arasındaki muğlaklığı, insanın karanlık yüzünü ve çaresizliği anlatan Poe'nun tekinsiz öykülerine, bu kez Luis Scafati'nin eşsiz çizimleri eşlik ediyor. Büyük bir özenle kullandığı siyahın hakim olduğu çizimleriyle karanlık ve hassas bir dünyanın kapılarını aralayan Scafati ile duyduğu dehşet ürperişini okuyucusuna iletmekte benzersiz bir dile sahip Edgar Allan Poe'nun öyküleri bir araya gelerek benzersiz bir atmosfer yaratıyor. 

"Edgar Allan Poe'nun öykülerini çok sevdiğim için gerilim filmleri yapmaya başladım."
Alfred Hitchcock

"Ona (Poe) 'Olağanüstünün Kült Lideri' diyebilirsiniz."
Jules Verne

"Edgar Allan Poe, ona hayat veren nefesi üflemeden önce dedektiflik hikayeleri neredeydi?" 
Arthur Conan Doyle

"... Poe için güç bela sanatçı diyebilirim, bana göre o çok büyük bir biliminsanı."
D. H. Lawrence

----------


Uygarlık Süreci / Cilt 1
Sosyo-Oluşumsal ve Psiko-Oluşumsal İncelemeler

Yazar: Norbert Elias  
Yayınevi: İletişim













Norbert Elias’ın başyapıtı Uygarlık Süreci kadri sonradan bilinen nadir kitaplardan biridir. İlk kez 1939’da İsviçre’de yayımlandığında kimselerin ilgisini çekmedi. 1969’da yapılan ikinci baskısı da pek dikkat çekmedi. Kitabın değeri ancak 1976’da Almanya’da yayımlandığında anlaşıldı ve Elias’a sosyolojinin klasikleri arasındaki hakkettiği yerini kazandırdı.

Norbert Elias’ın başyapıtı Uygarlık Süreci kadri sonradan bilinen nadir kitaplardan biridir. İlk kez 1939’da İsviçre’de yayımlandığında kimselerin ilgisini çekmedi. 1969’da yapılan ikinci baskısı da pek dikkat çekmedi. Kitabın değeri ancak 1976’da Almanya’da yayımlandığında anlaşıldı ve Elias’a sosyolojinin klasikleri arasındaki hakkettiği yerini kazandırdı. Kitabın başarısı yazarın ölümünden sonra da devam etti ve Uygarlık Süreci 1997’de Adorno Ödülü’ne değer bulundu. 
Modernleşme süreciyle ilgili analizlere yeni bir bakış açısı ve veriler kazandıran Elias, iki ciltlik bu önemli eserinin ilk cildinde, uygarlık ve kültür kavramlarının sosyal anlamda tarihsel oluşumunu inceliyor. Sözkonusu sosyo-oluşumun önemli veçhelerinden birini, uygarlık-kültür karşıtlığı ve bu karşıtlığın aşılması olarak vurguluyor, Elias. Kitapta, uygarlık insan davranışlarının özel bir değişim biçimi olarak ele alınırken, gündelik davranışların, adab-ı muaşeretin, doğal ihtiyaçlarla ilgili tavırların ve değer ölçülerinin değişimi inceleniyor. Duygu denetim modelleri ve standartları ile, utanma ve sıkılma sınırlarındaki gelişmeler, Elias’ın el attığı ilginç konulardan sadece ikisi.

Sosyologlar tarafından yanlış dilde, yanlış ülkede ve yanlış zamanda yayımlanmış bir başyapıt olarak değerlendirilen Uygarlık Süreci, sosyal adap, yemek yeme âdetleri, oturup kalma, selâmlaşma gibi gündelik yaşamın pek çok ayrıntısını tarihî boyutlarıyla inceliyor. Zihniyet, maddi yaşam, tüketim biçimleri gibi alanları şekillendiren iktidar süreçleri; utanma, yüz kızarması gibi benzeri duyguların tarihi Elias’ın zengin ilgi alanlarından bazıları. Elias’ı diğer sosyal bilimcilerden ve de tarihçilerden ayıran en önemli farklılık, ele aldığı bütün bu konuları uygarlık kavramı ekseninde çözümlemesi ve çok güçlü bir anlatıma sahip olması. Özetle Uygarlık Süreci, insan-bilimleri literatürünün, onun da ötesinde modern düşüncenin öncü ve kalıcı ürünlerinden birisi, belki de en önemlisidir.


----------



Wittgenstein'ın Böceği

Yazar :Martin Cohen 
Çevirmen :Algan Sezgintüredi 
Yayınevi :Aylak Kitap














Böceklerden mi daha çok korkarsınız, felsefeden mi? Wittgenstein'ın Böceği aralarında Newton'ın kovası, Lukretius'un kargısı, Salvatius'un gemisi, Platon'un mağarası ve elbette Wittgenstein'ın böceği bulunan capcanlı örneklerle bezeli eşsiz bir tarih anlatımı eşliğinde, okuru felsefe tarihinin en önemli alanlarından "düşünce deneyi" geleneğine katılmaya davet ediyor. Son bölümdeyse Cohen, yeni keşifler adına gücünü kullanmayı öğrenmek isteyenlere "düşünce deneyi" yönteminin anahtar noktalarını sunuyor.

"Felsefenin en eğlenceli yanı koltuğunuza yaslanıp, kafanızın içinde kurduğunuz tam tekmil bir laboratuarda x ve y'yi karıştırıp güzel güzel karışımınızı incelemektir. Cohen Wittgenstein'in Böceği'nde bu devasa "düşünce deneyi" geleneğinin ortaya koyduğu belli başlı soruları açık ve esprili bir dille hap halinde okuyucuya sunuyor. Düşünce deneylerinin güvenilir sonuçlar veremeyeceğini iddia eden mızıkçıları da bertaraf ederek geleneğin sıkı bir savunmasını yapıyor. Düşünce deneylerinin ziplenmiş hali, bilim ve edebiyatın bereketli bir bileşimi."

-Steven Poole, The Guardian-
(Tanıtım Bülteninden)



----------


Kızılderililer Nasıl Yokedildi?

Yazar: Bartolome de Las Casas 
Yayınevi: ŞULE KELEPİR 







"Beyaz Adam" gelince onu misafirperverce ve samimiyetle ağırladılar. Yiyeceklerinden bol bol ikram ettiler. Topraklarını açtılar. Hatta altınlarının da çounu karşılığından hiçbirşey beklemeksizin bu yeni misafirlerle (!) paylaştılar. Fakat "Beyaz Adam"ın gözü doymuyordu. Ne kadar verirlerse hep daha fazlasını istiyordu. En sonunda canlarını da istedi. Verdiler..

Piskopos Bartolomé de Las Casas, bu kitapta anlattığı her şeyi bizzat yaşadı. O bir "beyaz"dı. Fakat bu vahşete duyarsız kalamayacak kadar da insandı.





----------

Bir Yıl


Yazar :Jean Echenoz 
Çevirmen :Mehmet Emin Özcan

Yayınevi :Helikopter





Daha dün gibi hatırlıyorum bu küçümen kitabı nereden aldığımı. Montparnasse garından trene binip Marsilya'ya gidiyordum. Büyülendim. Kısa bir sürede bitince, tüm iyi romanlarda sizi çarpan his, geldi çöktü üstüme: "Niye bitti ki?" Hakikaten, niye bitmişti ki? Ben, Echenoz'un yeni Fransız romanının en büyük üstatlarından biri olduğunu bu romanla anladım. Arkasından Ben Gidiyorum'u okudum. Aynı minvalde bir hikâyeydi. O da şahaneydi. İşin tuhaf tarafı, bu küçümen Bir Yıl da, Goncourt ödülü alan Ben Gidiyorum da, aslında, amaçsız, plansız, nedensiz bir kaçışın hikâyesi. Kahraman niye kendini yollara vurur, niye oradan oraya salınır, başına niye tüm bu anlamsız şeyler gelir, dünyaya niye böyle bakar ve daha da önemlisi, nasıl böyle büyük bir kayıtsızlıkla, büyük bir şefkatle bakar, sorup durdum kendime… Çözemedim. Çözdüğüm tek şey, bu romanların büyük bir okuma keyfi barındırdığı. Bu tecrübenin kaçırılacak bir tecrübe olmadığını düşünüyorum.

link


----------

Zarf

Yazar :Haydar Ergülen

Yayınevi :Kırmızı Kedi







Bazı mektuplarsa boş yere 'zarf edilir'
aşklar 'sarf edildikten' sonra,
kelimeler toplanıp 'zarf edilirse'
O mektup ne yazar ki


AÇIK CÜMLE

Bazen hiçbir şey çıkmaz zarftan
hiçbir cümle doldurmaz mektubu
ne günışığı sızar ne akşama ermenin saadeti
kapalı bir yara gibi gezer öyle mektuplar
kim açsa, kim dokunsa eli yanar
bazen sözler boşa gider mektuplar boşa
bazen bir cümleden mektup yanar

link




----------



Sanat Nedir*

Yazar :Arthur C. Danto 
Çevirmen :Zeynep Baransel

Yayınevi :Sel Yayıncılık





Bir sanat eserini sanat eseri kılan nedir? Ünlü düşünür ve sanat eleştirmeni Arthur C. Danto bu çok temel ve bir o kadar da karmaşık soruya yanıt arıyor. Sanat Nedir sanatın tanımlanamaz bir kavram olduğu yönündeki yaygın kanıya meydan okuyarak evrensel anlamı meydana getiren niteliklerin peşine düşüyor. 
Danto'ya göre bir şeyin sanat eseri olduğunu belirleyen iki ana kriter vardır: Anlam ve cisimleşme. Sanat seyircisi de bunlara üçüncü kriter olarak yorumu katar. Danto argümanını oluştururken Platon'un Devlet'inden başlayarak Descartes, Kant, Hegel ve Heidegger gibi düşünürlerden yararlanıyor; Michelangelo, Poussin, Manet, Duchamp ve Warhol gibi sanatçıların eserlerini ele alıyor. Bu düşünsel yolculukta Sistina Şapeli'nin muhteşem tavanı, Duchamp'ın pisuarı, Warhol'un kutuları gibi dönüm noktası niteliğinde eserler bize eşlik ediyor. Danto'nun felsefi irdelemesinde, sanata dair pek çok güncel soruya da ufuk açıcı yanıtlar sunuluyor.

link