Tuesday 8 September 2015

bir yazı

isteğe kalmış bir yazı asinin hatırına


bir dram iştenin altına yazmış silmişsin
kime engel lafız
niye iki cümle beş kelimesin
yoksa önden bir fırça gidiyor
bir boya
arkada kalmış bir renk misin?

iyi haber deniz kenarında kamp yapma fikri
kalemi yatık tut; kalem eline değil elin kaleme hükmetsin
elin kafana değil kafan eline hükmetsin
neyi söylersen seslendiririm demişti ustad
yoksa sen neyi hayal edersen onu çizerim noktasında mısın
o zaman bir bakalım
önce kafanı çiz
sonra kalbini
ikisini üst üste koyunca bir derinlik oluyorsa evet

niye cümleleri basit kuracakmışım? zikre değer bir simurg vardı orada isteyebilirsin

sana da bir kanat lazımsa çiz
eskiden çizgifilmlerde öyle olurdu
fincanın ucundan çıkardı hayat ve kalemin ucunda az önce çizilmiş yaratıkla bir kavga başlardı
ressam bazen isterdi çizdiğini bazen de çizmezdi

neyin doğrusunu bilir insan
kimyasal bir varlık
biyolojik bir oluşum

ne uçabilirsin
ne de yüzebilirsin

benden bu kadar biraz baudelaire düşünsün....


Baudelaire (Karanlıklar)


Kaderin sürgün edip de gönderdiği
Uçsuz bucaksız hüzün mahzenlerinde;
Pembe ve şen bir ışığın girmediği,
Tatsız ev sahibi, yapyalnız, Gece’yle,
Bir ressam gibiyim, alaycı Tanrı’nın
Karanlığa çiz diye mahkûm ettiği;
Aşçısı gibi ölümcül iştahların,
Pişirip yiyen benim kendi yüreğini,
Parlar, uzanır ve yayılır ara sıra
Bir hayal zarafet ve görkem dolu.
Doğulu ve düşünceli edası ile,
Büyüyüp elde etti mi olgunluğu,
Tanırım güzel ziyaretçimi artık :
Bu O ’dur! Siyah, fakat çok aydınlık.

No comments:

Post a Comment